Otizm Bozukluğu Olan Bireylerin Özel Eğitimi

Üniversitemizde Engelli Öğrenci Birimi aracılığıyla “Otizm Bozukluğu Olan Bireylerin Özel Eğitimi” konulu konferans düzenlendi.

Üniversitemiz Kongre ve Kültür Merkezi Salon 1923’te düzenlenen ve Prof. Dr. Binyamin Birkan’ın konuşmacı olduğu konferansa Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Şener, Eğitim Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, akademik personel ve öğrenciler katıldı.

Program, Üniversitemiz Engelli Öğrenci Birim koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hanife Özçelik’in kısa bir konuşmasıyla başladı. Özçelik konuşmasında programın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.            

Prof. Dr. Binyamin Birkan sözlerine, Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı’nın ‘Otizm Spektrum Bozukluğu’ olan çocukların erken tanısının konulması, özel eğitimi ile topluma kazandırılmasına öncülük edilmesi ve bunun yurt çapında yaygınlaştırılması amacıyla, kar amacı gütmeyen ve kamu yararını gözeten bir sağlık ve eğitim vakfı olarak 15 Nisan 2003 tarihinde kurulduğunu anlatarak başladı.

Konuşmasının devamında Binyamin Birkan; “Otizm genelde 3 yaşına kadar fark edilen çok ciddi bir gelişimsel yetersizliktir. Otizm çocuğun beyin yapısını ya da beynin işleyişini etkileyen durumun sonucunda ortaya çıktığı düşünülür. Dünyanın her yerinde her kültürde otizm görülür. Otizmli bireylerin diğer çocuklardan diğer engellilerden şöyle bir farkı var. Eğer erken fark ederseniz mesela 3-5 yaşında önce fark ederseniz ve uygulamalı davranış analizi dediğimiz özel eğitim programlarını prensiplerine uygun uygulayabilirseniz otizmli bireylerin yaşamında çok önemli farklar yaratabilirsiniz. O çocukların %50 si 2-3 yıl içinde normal bir okul müfredatını takip edebilir düzeye erişebilir. İleri de doktor mühendis, öğretmen akademisyen olabilir. Dünyanın her yerinde eksik yetersiz bir bilgi var. Bundan 30 yıl önce, 1985’li yıllarda otizmin görülme sıklığı 2500 çocukta birdi. Bu oran şimdi 68 çocukta bir. Neredeyse yeni doğan 2 kişiden biri otizmli doğuyor.

Ülkemizde bu konu üzerinde yapılmış çok sağlıklı bilimsel çalışmalar yok. Ancak gelişmiş ülkelerde yapılmış çalışmaları örnek aldığımızda zorunlu eğitim çağında ülkemizde 250 bin 300 bin civarında otizmli birey olduğunu tahmin ediyoruz. Ardından örgün eğitim okullarına baktığımızda bu okullarda bu çocukların sadece 20 bini örgün eğitim sisteminden kaliteli biçimde yararlanabiliyor.

Diğer çocuklar maalesef örgün eğitim alma şansına bir çok nedenden dolayı okullaşma oranları, eğitmen yetersizliği, öğretim üyesi yetersizliği bir çok nedenden dolayı maalesef tamamı örgün eğitim sistemlerine ulaşamıyor. Her geçen gün daha iyiye gidiyoruz daha fazla eğitim sisteminin içinde. Bu defada karşımıza ülkedeki kaliteli eğitim sorunu çıkıyor. Burada hazırladığım sunum bilimselliği kanıtlanmış uygulamaları ve kendi deneyim ve bilgilerimi içeriyor. Şimdi ülkemizde şöyle bir durum söz konusu; otizmli çocuklar uygulamalı davranış analizi bilimine dayalı yöntemlerle çok iyi ilerlemeler gösterebiliyor. Dolayısıyla otizmli çocuklarla çalışan terapistlere, öğretmenlere davranış analisti deniyor.

Peki eğitim nasıl olmalı? Otizmli bireylerde erken eğitim çok önemlidir. 5 yaşından önce verilen eğitim çok önemli, o zaman erken eğitim çok önemli. Erken fark etmek önemli o yüzden biz Tohumolarak Türkiye’nin her yerinde otizmle ilgili konferanslar veriyoruz, otizmli bireylerin özelliklerini anlatıyoruz, medyayı bu konuda kullanmaya çalışıyoruz. Çünkü erken fark ederseniz prensiplerine uygun bir özel eğitimle otizmli bir çocuğun hayatında iyi ilerlemeler sağlayabiliriz.Erken eğitimde grup eğitiminden yararlanamıyor bu çocuklar. Çünkü otizmli çocuklar insanlardan objelerden ve olaylarla ilgilenmiyorlar. Otizmli bir çocuk kendisiyle sınırlı, kendi iç dünyasında. Dolayısıyla grup eğitimi içine alırsanız grup eğitiminden yararlanamayabilir. O yüzden erken yaşlarda erken çağlarda eğitmen oranı çok önemlidir” dedi.

Soru cevap bölümünün ardından Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Şener tarafından Prof. Dr. Binyamin Birkan’a teşekkür çiçeği ve belgesi takdim edildi.